9 Haziran 2017 Cuma

İspanya'da İktidarı Hacib El-Mansur’un Ele Geçirmesi

El-Hakem'den sonra yerine oğlu II. Hişam geçti (h. 976-1009). Hişam'ın yaşı küçük olduğu için idareyi, Basklı bir cariye olan annesi Aurora (Subh: Fecir, seher) ve içtimai konulardaki kabiliyeti ile, onun itimadını kazanmış olan, Yemen Arapları soyundan Muhammed bin Ebi Amir (d. ykl. 938) adında birisi yürütmeye başladı.

Müstesna bir idari ve askeri kabiliyetin yanında manipülasyon gücüne de sahip olan İbn-i Ebi Amir sonunda devletteki en büyük memuriyet olan Hacib (bugünkü Maliye Bakanı) makamına kadar çıkarıldı.

Halifenin Slav muhafızlarını dağıtıp Kuzey Afrika'dan paralı Berberi askerler getirerek bunları geleneksel kabilevi yapının yerine koydu ve orduyu, kendi ellerinde istediği gibi yönetebileceği bir şekilde güçlendirerek yeniden örgütledi. Bir kaç yıl içerisinde ülkenin yegane hükümdarı haline gelerek 981'de el-Mansur (“muzaffer”) unvanını aldı ve 1002'deki ölümüne kadar, Kutuba'da üstün bir hakimiyet sürdü.

Hakimiyeti boyunca, el-Mansur (İspanyollar almanzor derler), Kuzeydeki Hristiyan devletlere karşı bir dizi başarılı sefer düzenledi. Yaptığı önemli kahramanlıklar arasında Leon (981 ve 988) ve Berşelune'nin (985) ele geçirilmesi ile yabani Galisya dağlarındaki, Saint James tha Aposthe'in (Saint Yakup ya da Aziz Yakup) gömüldüğü yer olarak bilinen, muhkem Santiago de Compestela mabedini yıkması sayılabilir. İspanya'daki en meşhur ziyaret yeri olan azizin mezarı ise korunmuştu. 25 yıl boyunca, yorulmadan yaptığı saldırılarla,

Hristiyan krallıklarını korkudan titretmiş; fakat bu ayrı bir merhametsizliğe dönüşen dindarlığıyla, sürekli bir intikam duygusunu doğurmuştu. Fas'ta da, Fez şehrinin de fethedildiği (986), çok sayıda askeri keşif seferleriyle Emevi etkisini kuvvetlendirdi. El-Mansur 52. seferinden dönerken yolda öldü.

Davasında o kadar heyecanlıydı ki, mezarına vasiyeti üzerine, katıldığı savaşların yapıldığı yerlerde zırhı içinde topladığı toprağın içerisinde mezarına gömüldü. Bunu yaparken maksadı, Hesap gününde, Hristiyanlarla yaptığı savaşların bir delili olarak kaydedici meieklerin önüne koymaktı.

Bir asker olmanın yanında, yollar ve su kanalları yaptırarak, ticaret ve sanayiyi geliştirerek, halkın maddi refahını sağlama konusunda da çok faaldi. Fakat sahip olduğu mutlak güç bir açıdan da ülkesinin nihai çöküşünün tohumlarını da atmış oldu. Mansur, Halife Hişam'ı tamamen gölgesi altına almış ve böylece de Emevi ailesini gözden düşürmüştü.

Sonuçta, ölümünden sonra Hacib'lik makamına oğlunu bıraktıysa da, gerçek hükümdar olan Hişam, otoritesini kurmayı başaramadı ve İspanya'ya da anarşi başladı. Emevilerden hak iddia edenlerin birbiri ardınca hızlı bir şekilde tahta çıkmalarıyla hanedanlık 1031'e kadar eriyerek bitti ve ülke, her birisi şehirlerden birini merkez edinen prensleriyle, 30 kadar küçük devlete bölündü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder