9 Haziran 2017 Cuma

HİCRET

Hazreti Muhammet, Arapların bu korkunç niyetlerinden yılmadı; bu güçlükler, kendisinin kuvvetini, neşesini artırdı. Mekke şehri, o zamanlarda Arapların dini merkeziydi. Her sene civardan binlerce adam gelir, kutsal bir mabet olan Kabe'yi ziyaret ederler, buradaki büyük putlara kurban keserlerdi.

Muhammet, bu mevsimlerde halka Kur'an okur, Müslümanlığın büyüklüğünü anlatır, "Putlara tapmayın, kız çocuklarınızı topraklara gömmekten vazgeçin, doğru sözlü, güzel huylu olun, bir olan Allah'a inanın!" diye onlara nasihat ederdi.

Bu güzel sözler, Medinelileri etkilemişti. Birkaç tanesi Müslüman oldu, Peygamber, onları Medinelilere Müslümanlığı öğretmek için öğretmen yaptı. Ertesi seneye kadar Medine'deki Müslümanlar çoğaldı.

Nihayet, Medineliler Peygamber'i Mekkeli Müslümanlarla beraber şehirlerine çağırdılar.

Peygamber, bu teklifi kabul etti. Meseleyi Müslümanlara söyledi. Onlar da birer birer Medine'ye gitmeye başladılar. Mekkeliler işi anladılar. Hemen hemen yalnız kalmış olan Muhammet'i öldürecekleri gece, Hazreti Muhammet, arkadaşı Ebu Bekir'le beraber Mekke'den çıktı, bir mağarada gizlendi. Yatağına amcasının oğlu Ali'yi yatırmıştı.

Çocuklar, Hazreti Ali'deki fedakârlığa bakınız ki, öyle tehlikeli bir zamanda inandığı fikir uğruna ölümü göze alıyor. Ebu Bekir'in fedakârlığı da ondan aşağı değil. Düşmanların kanına susadıkları bir zatla beraber gitmeyi canına minnet biliyor. Peygamber, arkadaşı ile beraber birkaç gece mağarada kaldı. Ebu Bekir'in kızı gizlice bunlara yiyecek getirirdi. Putlara tapan Araplar, müşrikler, Hazreti Muhammet'i çok aradılarsa da bulamadılar.

Nihayet Peygamber, mağaradan çıkıp selametle Medine şehrine girdi. Medineliler bu mübarek misafirleri büyük şenliklerle karşıladılar. Peygamber, Medine'ye yerleşip, orada bir cami ve etrafına evler yaptırdı. Şehrin civarında bataklıklar vardı. Halk sıtmadan kınlıyordu. Bataklıkları temizlettirdi. Şehir, günden güne büyüyor ve güzelleşiyordu.

Artık, Müslümanlığın bir merkezi olmuş, Peygamber, kendine bir vatan bulmuştu. Bu şekilde, bugünden sonra Müslümanlık, etrafa yayılmaya başladı.

İşte görüyorsunuz ya çocuklar, vatansız din olmuyor. Biz de İstiklal Harbi'nde çalışmasaydık, vatanımızı kurtarmasaydık, bugün ne hükümetimiz kalırdı, ne milletimiz.

Peygamber'in hayatı, hareketleri bize bir örnek olmalıdır. Peygamber'in Medine'ye gitmesine "Hicret" derler. Müslümanlığın yayılması, Hicret'ten sonra olduğundan, Araplar bu günü kendilerine yılbaşı yapmışlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder