Arapça "hulk" kelimesinin çoğulu olup "huy
ve karakter" anlamına gelen "ahlâk" huylar demektir. Ahlak, her iyi
huyu benimsemek ve her kötü huydan sıyrılmaktır. İyilik yapmak ve
kötülüklerden sakınmak için uyulması gereken kuralları öğreten bir
ilimdir. İnsandaki manevî değerler ve davranışlar topluluğudur. İnsan
maddi ve manevî olmak üzere iki ayrı yapının birleşiminden oluşmaktadır.
Maddî yapımız beden olarak ortaya çıkarken manevî yapımız ruh olarak
belirir. Ruhun eseri huylarımızdır.
İyi olan huylara "Ahlâk-ı hasene=güzel huylar", kötü huylara da "ahlâk-ı
seyyie=çirkin huylar" denilmektedir. İnsanın huyları ahlâkın konusunu
oluşturduğuna göre mutluluğu da gayesini meydana getirmektedir.
Ahlak, insana iyi huylarla donatmanın ve kötü huylardan kaçınmanın
yollarını, doğru inancı, doğru düşünmeyi ve faydalı davranışlarda
bulunmayı öğretir.
İslâm'ın Getirdiği Ahlak Anlayışı
İslâm önce imanı, sonra ibadeti emreder. İman eden ve ibadet eden
müslümanın da ahlâklı olmasını ister. Sadece iman, hatta sadece imanla
ibadet yetmez. İnsan aynı zamanda güzel ahlâk sahibi olmalıdır. Çünkü
İslâm'a göre imanla ahlâk arasında sıkı bir ilişki vardır. İyi ahlâklı
insanların imanları da sağlamdır.
Kur'an-ı Kerîm'in pek çok âyetlerinde güzel ahlâk tavsiye edilirken,
müslümanların kötü ahlâktan da sakınmaları bildirilmektedir. Kur'ân-ı
Kerîm'de "şüphesiz sen en büyük ahlâk üzeresin" buyurulan Peygamberimiz
(s.a.v.) ahlâk hakkında şöyle söylemektedir:
"Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim "Sizin en hayırlınız
ahlâkı en iyi olanınızdır". "Sirke balı nasıl bozarsa kötü ahlâk da
ameli öyle bozar" "Allahım, senden sıhhat afiyet ve güzel ahlâk
dilerim".
Peygamber Efendimiz, tebliğ ettiği güzel ahlâkı yaşayarak müslümanlara örnek olmuştur.
İslâm'ın getirdiği ahlâk anlayışını Kur'an-ı Kerim'de ve Sevgili
Peygamberimizin davranışlarında ve onun yolunda yürüyen ashab ile tarih
boyunca bunları takip eden değerli kişilerin hayatlarında görmemiz
mümkündür.
Ahlakın Fert Üzerindeki Tesirleri
Ahlaklı kişiler sağlam inançlı ve ibadetlerini en temiz duygularla yapan
pırlanta gibi kişiler olurlar. Allah'tan korkanlar da yalan, dedikodu,
gıybet, iftira, kibir, haset, fesat, zulüm, öfke gibi kötülüklerden
korunurlar. Ahlaklı kişiler doğru, dürüst sabırlı olurlar. Yardımsever
olup yoksullara öksüzlere şefkat gösterirler, çalışkan olurlar.
Vazifelerini bilirler, din vatan ve milletini severler, bu uğurda her
çeşit fedakarlığa katlanmasını bilirler. Temizliğe dikkat ederler, hem
bedenleri hem de ruhları, kalpleri tertemiz olur. Hiç kimse hakkında
kötü kanaat taşımazlar. Edepli olurlar, kendilerini küçültecek
davranışlardan kaçınırlar.
Ahlakın Cemiyet Üzerindeki Tesiri
Ahlaklı toplumlarda birlik ve bütünlük vardır. Haksızlık yapılmaz,
herkes vazifesini ve hakkını bilir. Böyle bir toplumun fertleri
sorumluluk duygusuna sahiptirler. Aileden başlayarak bütün bir toplumda
karşılıklı güven, sevgi ve saygı hâkimdir. Huzur ve manevi bir yüceliş
vardır. Böyle bir toplumda halk çalışkandır. Bu durum maddi zenginliği
artırır, devlet güçlenir, medeniyet yükselir. Maddî ve manevî bakımdan
güçlenen toplum kendisinde düşmanlarına karşı koyacak kuvvet hisseder,
millet ve devlet bütünlüğü sağlanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder