İkinci fecirden başlayarak güneşin batmasına kadar yemekten, içmekten, karı-koca münasebetinden uzak kalmak" demektir.
Oruç; İslâm'ın beş şartından biridir. "Ey iman edenler sizden
öncekilere oruç farz kılındığı gibi, günahlardan korunasınız diye size
de farz kılındı" (Bakara suresi, ayet: 183) ayeti orucun farz olduğunun
delîlidir.
Oruçla ilgili olarak, Peygamberimiz (s.a.v.) "Ramazan geldiğinde Cennet
kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır"
buyurmaktadır.
Oruç Medine'de hicretin ikinci yılı farz kılınmıştır. Bir çok maddi ve manevi faydaları vardır.
Oruç, diğer ibadetler gibi; müslüman, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş
olanlara farzdır. Müslüman olmayanlar, akıl hastaları ve ergenlik çağına
gelmemiş çocuklara farz değildir. Yolcu ve hasta olanlara da oruç
farzdır. Yolcu ve hastalar tutabildikleri gibi, sonraya bırakıp kaza da
edebilirler. Emzikli kadınlar sıhhatlerine veya çocuklarına zarar
geleceğinden korkarlarsa, daha sonra tutabilirler. Lohusa ve adet gören
kadınlar bu halleri süresince oruç tutamazlar, sonra kaza ederler.
Oruç çeşitleri:
1- Farz oruç: Ramazan orucunun vaktinde tutulması, yine vaktinde
tutulamayan bu orucun kazası, özürsüz bozulduğunda keffareti farzdır.
2- Vacib Oruç: Adak orucu, bozulan nafile orucun kazası da vacibtir. "Şu
işim şöyle olursa şu kadar oruç tutacağım" demek bir adaktır. İşi,
söylediği gibi olduğu zaman orucu tutması vacibtir.
3- Sünnet oruç: Muharrem ayının dokuzuncu, onuncu veya onuncu, onbirinci günleri oruç tutmak sünnettir.
4- Mendub oruç: Zilhicce'nin dokuzuncu günü, ile pazartesi ve perşembe
günleri, her ayın onüç, ondört, onbeşinci günleri ve Ramazandan sonra
gelen Şevval ayında altı gün oruç tutmak mendubdur. Ramazan dışında bir
gün yeyip, bir gün tutulması da mendubdur.
5- Mekruh oruç: Muharremin yalnız dokuzuncu yahut onuncu (nevruz) günü
oruç tutmak, cuma ve cumartesi gibi yalnız bir günü tayin edip o günde
tutmak mekruhtur. Kocasının izni olmadan, hanımın nafile oruç tutması da
mekruhtur.
6- Haram oruç: Ramazan bayramının birinci, Kurban bayramının dört gününde oruç tutmak haramdır.
Orucu bozan şeyler
Uyku halinde bir şey yemek, içmek. Unutarak yiyen birisine
hatırlatıldığı halde yemeye devam etmesi. Hata sonucu yemek, içmek
(abdest suyunun boğaza kaçması gibi). Kanla karışık tükrüğü yutmak
(tükrüğün yarısı veya daha fazlası kan olursa). Göz yaşı ve yüz teri
fazla miktarda olup tuzluluğunu hissedilecek kadar yutmak. Dişler
arasında kalan yiyecek fazla miktarda ise, dışarıdan alınan susam
tanesi veya buğday tanesi kadar olursa bu yutulduğu zaman. İsteyerek
getirilen kusmuk ağız dolusu olduğu zaman. Kulağa ve buruna damlatılan
ilaç ve yağ orucu bozar.
Orucu bozmayan şeyler
Unutarak yemek, içmek. Uyurken ihtilam olmak. Ağıza gelen balgamı
yutmak. İstemeyerek kusmak. Bıyık yağlamak, sürme çekmek. Dişler
arasında sahurdan kalan nohut tanesinden küçük bir şeyi yutmak. Boğaza
toz ve sinek kaçması. Kan aldırmak. Ağıza alınan ilacın tadının boğaza
kadar varması. Denizde veya başka bir suda kulağa su kaçması orucu
bozmaz.
Kazayı gerektiren haller
Kaza: Tutulmayan orucun sayısınca daha sonra tutmaya denir. Ramazanda kaza orucu tutulamaz.
Şu haller kazayı gerektirir.
Sade un, çiğ pirinç, içinde yağ ve şeker olmayan hamur yemek. Ham
cevizi, kiraz ve zeytin vb. çekirdeğini yutmak. Kağıt, pamuk, toprak
gibi yenilmesi alışkanlık haline gelmemiş bir şeyi yemek. Ağıza giren
yağmur, kar tanelerini istemeyerek yutmak. Kendi isteğiyle kusmak.
Unutarak yedikten sonra bozuldu zannıyla devam etmek. Burun, kulak ve
boğaza bir şey akıtmak. Birisinin zorlaması ve baskı ile oruç bozmak.
Sahurdan dişler arasında kalan nohut tanesi büyüklüğünde bir şeyi yemek.
Güneş battı sanarak orucu bozmak. Sabah olduğu halde şüpheye düşerek
sahur yemeği yemek orucun kaza edilmesini gerektirir.
Keffareti gerektiren haller
Keffaret; başlanmış Ramazan orucunu keffareti icab ettirecek bir şekilde
bozan kimsenin, Ramazan dışında peşpeşe hiç ara vermeden iki ay oruç
tutmasıdır. Keffaret yalnız Ramazan orucunun bozulması neticesinde
gereklidir, diğer oruçların bozulmasında gerekmez. Keffaret orucunun
hepsinin peşpeşe olması şarttır. Herhangi bir sebeple bir gün bile ara
verse baştan başlaması gerekir. Önceki tutulan oruçlar nafile oruç olur,
keffâret orucu olmaz. Keffaret orucunu tutamayacak durumda olanlar
altmış fakiri sabahlı, akşamlı doyururlar, yahut doyuracak parayı
verirler. Aynı Ramazan ayı içerisinde bir kaç defa keffaret tutulması
icab edecek oruç bozulursa bir keffaret yeterlidir. Altmış gün
keffâretin üzerine, bozulan oruç veya oruçlar ilâve edilir.
Keffareti (altmış bir gün tutmayı) gerektiren haller
Bile bile yiyip içmek. Bilerek cinsi yakınlıkta bulunmak. Alışkanlık
haline gelmiş kil, toprak vs. şeyleri yemek. Çiğ et, pastırma vb. yemek.
Sigara içmek, enfiye çekmek. Dışarıdan susam veya buğday tanesi gibi
şeyleri bilerek yemek. Kan aldırmak, dişlerini fırçalamak ve sürme
çekmek gibi orucu bozmayan şeyleri yaptıktan sonra, bunların orucu
bozmadığını bildiği halde, orucu bozan şeylerden birini yapmak. Az
miktarda tuz yemek.
Oruçluya mekruh olan haller
Bir şeyin tadına veya yemeğin tuzuna bakmak. Gereksiz bir şey çiğnemek.
Önce çiğnenmiş beyaz, çiğnendikçe eksilmeyen sakızı çiğnemek. Tükrüğü
ağzında biriktirip yutmak. Abdest alırken ağıza, buruna suyu fazla
çekmek. Oruçlu kimsenin cünüp olarak sabahlaması. Zayıf düşürecek zor iş
yapmak veya fazla kan aldırmak.
Oruç bozmayı mübah kılan haller
Hastalık: Hasta kimse oruç tuttuğunda hastalığının uzayacağı veya
artacağından korkarsa oruç tutmayabilir, başlamış olduğu orucu
bozabilir. Tutmadığı oruçları sonra "kaza" eder.
Yolculuk: Doksan kilometrelik bir yolculuğa çıkan kimse oruca niyet
etmeyebilir. Gücü yeten kimsenin yolculuk halinde oruç tutması daha
iyidir.
Mecburiyet: Tehdit altında kalanlar oruç tutmayabilirler veya başlamış oldukları orucu açabilirler.
Gebe veya emzikli olmak: Kendi veya çocuğuna bir zarar geleceğinden
korkan bir kadın oruç tutmayabilir. Tutamadığı oruçları güne gün kaza
eder.
Açlığa ve susuzluğa dayanamamak: Açlık ve susuzluk sebebiyle aklının bozulmasından korkan kişi oruç tutmayabilir.
Düşmanla savaş: Düşmana karşı kuvvetli olmak için mücahid oruç tutmayabilir.
Düşkünlük ve ihtiyarlık: Yaşlanmış, oruca dayanacak güçleri kalmamış
ihtiyarlar oruç tutmayabilirler. Tutamadıkları oruçlar için fidye
verirler.
Ziyafete çağrılmak: Ancak nafile oruçlar ziyafet için bozulabilir. Farz ve vacib oruçlar ziyafet sebebiyle bozulamaz.
Orucun fidyesi
Kurtuluşu mümkün görülmeyen bir hastalığa tutulmuş, aşırı derecede zayıf
veya yaşlılığı sebebiyle oruç tutamayan kimseler farz ve vacib
oruçlarından her bir günü için bir fidye verirler. Bir fidye bir fıtır
sadakasıdır. Fidyelerin hepsi bir fakire verilebileceği gibi ayrı ayrı
fakirlere de verilebilir. İstenirse fidye yerine oruç tutulamayan gün
sayısınca bir fakir sabah, akşam doyurulur. Buna da gücü yetmeyenler
Allah'dan afv ve mağfiret diler.
Allahu Teala Kur'an-ı Kerim'de; ".. İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış
hastalık gibi devamlı mazereti olup da oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere
fidye gerekir. Fidye, bir fakir doyumu miktardır..." (Bakara suresi,
ayet: 184) buyurmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder