"Temizlik, bereket, artmak" anlamları
taşıyan zekât; "bir malın belirli bir miktarını, bir yıl (kâmerî =ay
hesabı ile) sonra Kur'an'da belirtilen yerlere Allah rızası için tamamen
vermek" demektir.
Hicretin ikinci yılında oruçtan evvel farz kılınmıştır. Kur'an-ı
Kerim'de değişik isimler altında otuzyedi yerde geçmektedir. "Namazı
kılın, zekatı hakkıyla verin, rüku edenlerle beraber rüku edin" (Bakara
suresi, ayet: 43) ayetiyle farz kılınmıştır.
Zekâtın verileceği yerler;
"Sadakalar (zekâtlar) Allah'dan bir farz olarak ancak, yoksullara,
düşkünlere, (zekat toplayan) memurlara, gönülleri İslâm'a ısındırılacak
olanlara, (esirlik ve kölelikden kurtulmak isteyen esir ve) kölelere,
(borcuna karşılık malı olmayan) borçlulara, Allah yolunda çalışıp Cihad
edenlere (harçlıksız kalmış) yolcuya mahsusdur. Allah alîm ve hakîmdir"
(Tevbe Suresi âyet 60) ayetiyle bildirilmiştir.
Zekat malı bir ibadettir. Nisab miktarı mala sahip olan zengin müslümanlara farzdır.
Zekat hakkında Kur'an-ı Kerim'de bir çok ayetler olduğu gibi zekatın
önemini belirten Peygamberimizin de muhtelif hadisleri vardır. Allahu
Teala; "Ey Habibim! Servet sahiplerinin mallarından zekat al, bu onların
mallarını temizler ve vicdanlarını arıtır" (Tevbe suresi, ayet: 103)
buyurulmuştur. Bir hadisde ise Peygamberimiz (s.a.v.) "Mallarınızı zekat
ile koruyunuz, hastalıklarınızı sadaka ile iyileştiriniz, bela
dalgalarını dua ve niyaz ile karşılayınız" buyurmuştur.
Kur'an'da takva sahiplerinin özellikleri arasında zekat vermek de
sayılmaktadır. Kişinin cimrilik ve cömertliğinin en belirgin özelliği
zekat ve sadakadır.
Zekatın Faydaları
Zekattan toplanacak gelirler, ülkedeki fakir ve düşkün kimselerin
ihtiyaçlarını tamamen karşılayabilir. Fakirler zenginleşip bir iş sahibi
olurlar. Sonra toplumun ihtiyacı olan sahalara harcamalarda bulunarak
toplumun ihtiyacı olan ilmî, fikrî vs. her konuda eksiklikler giderilip
dünya çapında başarılar elde edilir.
Zekat, insanı maddeye tapmaktan ve paranın esiri olmaktan kurtarır,
ihtiras zincirini kırar, kalbin katılaşmasını önler, insanı müşfik
yapar. Zekat, insanı fazla mal biriktirip onun esiri olmakdan kurtararak
artan kısmını toplum hizmetine sunma üstünlüğüne eriştirir, ruh ile
beden arasında bir denge kurar. Zekat, Allah'a karşı malın bir şükrü
olup, malı ve mal sahibini manevi kirlerden temizler, mal sahibini
hürriyete kavuşturur, rahat bir hayat geçirmesini sağlar, zenginin
şahsiyetini geliştirir, yatırıma teşvik eder, onun cemiyetteki itibarını
yükseltir. Zekat, mala bereket kazandırarak çoğalmasını temin eder,
malın stok edilmesini önler. Zekat, kalpteki dünya sevgisine karşı
etkili bir ilaçtır. Müslümanı mal fitnesinden koruyarak cemiyetteki
dengesizlikleri kökünden kazır. Zekat, müslümanı mâlî disipline sokar ve
sorumsuz yaşamasını önler. Zekat, insana ekonomik yönden güçlü olmanın
önemini tanıtır. Alıcısını ihtiyaç esiri olmaktan kurtarır. Fakirleri
çalışmaya teşvik eder. İddia edildiği gibi fakirleri her zaman bedavadan
geçindirmek maksadını taşımaz, bilakis her sene zekat alan fakirleri
çalışmaya, başkasına el açma zilletinden kurtulmaya teşvik eder. Zekat,
fakirlerin, mal ve servet sahiplerine karşı körüklenen kıskançlık
duygularını yok eder. Fakirin cemiyetteki itibarını yükseltir,
kendisinin felaketli anlarda terk edilmiş kalmayacağını, kolundan
tutacak kişilerin bulunacağını bilerek ona yüksek bir kişilik
kazandırır, topluma daha da yaklaşır, kendi toplumunu daima sever,
mülkiyette bir kuvvet dengesi meydana getirir. Zekat, sosyal güvenlik ve
sosyal sigortadır. Toplumun ruhi ve manevi değerlerini takviye eder.
Zekat, sınıf kavgalarını yok eder. Toplumdaki fertlerin birbirine
karşılıklı sevgi, saygı ile bağlanmasını sağlar. Zekat, yatırıma zemin
hazırlayıp, kalkınmanın çok önemli bir unsurudur.
Fertler arasındaki sevgi ve saygı bağlarını kuvvetlendiren zekât
toplumun birliğini sağlar. Bunların tabi sonucu olarak kişilerin
kalplerinde yakınlık olur ve toplum huzuru gerçekleşir. Zenginle fakir
arasındaki kin ve nefret uçurumunu ortadan kaldırarak yerini sevgi ve
dostluğa bırakır. Malının zekatını veren kimse başkalarının malına göz
dikip haram yoldan mal kazanmaya yönelmez. Zekatın tam verildiği
toplumlarda açlık, dilencilik gibi sosyal ızdıraplar azalır, çoğunlukla
açlık ve yoksulluğun sebep olduğu hırsızlık olayları en aza indirilmiş
olur. Zekatı alan da Allah için aldığından, veren de Allah için
verdiğinden toplumda dine ve maneviyata karşı sevgi artar. Zekatın layık
olan kişilere verilmesiyle fakir kimselerin iş sahibi olması, ilmin
yayılması sağlanmış olur. Borçlular borcundan kurtulur, yolda
kalmışların ihtiyaçları giderilir. Toplum içinde paranın tedavülü
(kişiler arasında el değiştirmesi) gerçekleşir, yatırımlar ve iş
sahalarının açılması sağlanmış ve böylece piyasadaki durgunluk da
önlenmiş olur.
Zekat çeşitleri
Öşür (arazilerin zekatıdır), sığır, koyun ve develerin vd. zekatı,
ticaret mallarının zekâtı, paraların zekatı, madenlerin zekatı, fıtır
sadakası (nefislerin zekatıdır, vacibtir).
Farz olmasının şartları
1- Zekat verecek kimsenin müslüman, akıllı, ergenlik çağına gelmiş ve hür olması lazımdır.
2- Temel ihtiyaç ve borcundan başka nisab miktarı mala sahip olmalıdır.
3- Eldeki mal hükmen ve hakikaten artıcı olmalıdır.
4- Zekatı verilecek mal üzerinden bir kameri yıl (354 gün) geçmelidir.
5- Zekatı verilecek malın kişinin tam mülkiyetinde olması gereklidir.
Sıhhatinin şartı:
Niyet
Zekat verilirken, kalben niyet edilmelidir. Dil ile söylemek şart
değildir. Bir mal, fakire niyetsiz olarak verildiği takdirde henüz mal
fakirin elinde ise zekata niyet edilmesi caizdir. Fakat elinden çıkmış
ise niyet edilmesi yeterli olmaz. Zekâtın niyet edilerek yeniden
verilmesi gerekir.
Zekât verilmesi gereken mallar ve miktarı
Nisab, koyun ve keçide kırk, sığır ve mandada otuz, devede ise beştir.
Altın için nisab 81 gram, gümüş için ise nisab 561 gramdır. Altın ve
gümüş için nisab sabit ise de hayvanlarla ilgili nisab ve verilecek
zekat miktarı sayı arttıkça değişir.
Bu ölçülerden az olan mallar için zekat vermek farz değildir. Her çeşit
ticaret malları zekata tabidir. Sene başı ve sene sonu itibarı ile gümüş
ve altının nisab miktarının değerine eşit olan ticaret malına zekat
düşer, sahibi ticaret malının zekatını altın ve gümüş üzerinden
istediğinden hesap edip verebilir. Ellerindeki paralar da ticaret
mallarına eklenir. Tahvil ve senetler para gibidir. Arazilerin zekatı
öşürdür.
Zekat kimlere verilir
Zekatın verileceği yerler Tevbe Suresi'nin 60. ayetinde açık olarak gösterilmektedir.
Bunlar:
1- Fakirler: Dinen zengin olmayanlar yani nisab miktarı mala sahip
olmayanlar, böyle kimselerin iş ve güçleri olsa da zekat alabilirler.
2- Düşkünler: Günlük yiyeceği olmayanlar, aşırı fakirler.
3- Amiller: Zekat toplamakla görevli memurlar, zamanımızda böyle bir memuriyet yoktur.
4- Müellefe-i kulub: Kalbi İslâm'a ısındırılacak kimselerdir.
5- Köleler: Kölelikten kurtulacak kimselere zekat verilir, köle satın alıp hürriyetine kavuşturulabilir.
6- Borçlular: Borçlu veya borcu malından fazla kimselere zekat verilebilir.
7- Allah yolunda savaşa katılmak isteyen: Silah temin etmek veya ihtiyaçlarını karşılamak için zekat verilebilir.
8- Yolda kalmışlara: Memleketinde zengin bile olsa parası biten
yolculara verilebilir. Zengin olup yolda kalan kimselerin zekat almayıp
borç almaları daha iyidir.
Zekât verirken gözetilecek sıra
Önce kardeşlere, kardeş çocuklarına, amcaya, halaya, dayıya, teyzeye,
diğer akraba ve komşulara, sonra mahallesinde ve oturduğu memleketdeki
fakirlere verilir. Aldığı zekât parasını günah yolunda harcayacak ve
israf edecek kimseler yerine, gerçek ihtiyaçları için harcayan fakirlere
vermek daha iyidir.
Zekât kimlere verilmez
Ana, baba, nine, dede, oğula, oğlunun çocuklarına, kızına, kızının
çocuklarına ve bundan doğan çocuklara, zenginlere, müslüman olmayanlara,
karı-koca.
Zekatı geciktirmek: Kendisine zekat farz olup senesi dolduktan sonra
vaktinde zekatını ödemeyen bir müslüman, bir emri ihmal ettiği ve
fakirlerin hakkını elinde tuttuğu için dini yönden günahkardır. İbn-i
Mes'ud (r.a.) buyuruyor ki: "Zekatı terk eden kişi müslüman değildir."
Yani böyle kimseler, İslâm hâkimiyetini kabul etmeyen gayr-i müslimler
gibidir.
Zekat ve fıtra dışındaki sadakalar
Böyle sadakalara "nafile sadakalar" denir. Nafileye, mendub, müstehab ismi de verilir.
Dinimiz toplumun faydasına olan her şeyi sadaka olarak kabul etmiştir.
Cami, köprü, çeşme yaptırmaktan, yoldaki bir taşı, bir dikeni kaldırmak,
hoş sözle, güler yüzle insanların gönlünü almak ve akla gelen her türlü
iyilik sadakadır. Toplumun çıkarlarına hizmet eden eserler yapmaya
"sadaka-ı cariye" denir. Bunlar ayakta durduğu sürece sahiplerinin
defterlerine hayır yazılacağını Peygamberimiz (s.a.v.) haber vermiştir.
Kur'an'da sadakanın çoğulu olarak "sadakat" kelimesi geçmektedir ki, bu
da zekat ve fıtra dahil bütün sadaka çeşitlerini içine almaktadır.
FITIR SADAKASI (FİTRE)
Sadaka-i fıtır; "Ramazan bayramını geçirmemek üzere verilecek bir sadaka
olup vacibdir". Vacib olmasının vakti de bayram günü sabahıdır. O
günden evvel ölen veya Ramazan içinde zengin iken o gün fakir düşen
kimseye sadaka-i fıtır vacib olmaz. Bayram gecesi güneş doğmazdan evvel
doğan çocuğun fıtrasını vermek vacib olur.
Mükellefin kendi nefsiyle, tam velayeti altında bulunan kimselerin
fitresini vermesi gerekir. Bayram namazının vaktinden evvel borcundan ve
asli ihtiyacından başka, ticaret malı olsun veya olmasın, nisab miktarı
mala veya onun kıymetlerine sahib olan bir adama kendisi için, baliğ
olmayan malsız çocuklar için, hizmetinde bulunanlar için sadaka-i fıtır
vermek vacibdir. Zevcesinin ve akil baliğ olan çocuklarının fıtralarını
vermesi vacib değildir. Yanında bulunan büyük çocuğu ile hanımının
fıtralarını kendilerine sormadan verirse caiz olur. Anası ve babası için
vermesi de vacib değildir, verirse câiz olur. Malı olan küçük çocuğun
fıtrası çocuğun kendi malından verilir.
Hür ve nisaba sahip olan her müslümana; bir özrü sebebiyle oruç tutamamış bile olsa, fıtra vacibdir.
Sadaka-i fıtr, bayram sabahından evvel ve sonra her ne zaman verilirse
sahîh ve eda olur. Sadaka-i fıtrın kazası yoktur. Ancak müstehab olan
vakit, bayram namazına çıkılmadan ve hatta bayramdan bir iki gün evvel
verilmesidir. Sadaka-i fıtr, zekat gibi değildir. Akil ve bâliğ olmayan
çocuklarla, deli, bunak da sadaka-i fıtr ile mükelleftir. Velileri veya
vâsîleri onların malından verir. Farz olan zekat, malın zekatıdır.
Sadaka-i fıtır ise baş zekatıdır. Bunun içindir ki, sadaka-i fıtrda
nisabın büyüyücü olması, yıllanması ve ticaret malı olması şart
değildir. Bayram sabahı nisaba malik olana da vacibdir. Oturacağı
evinden fazla evi olan bir kişiye, ev ticaret için olmasa da, fıtra
vacib olur. Hatta oturduğu evde ihtiyacından fazla odalar olup da
onların kıymeti (200) dirhem gümüş değerinde olsa, yine sadaka-i fıtr
vacib olur.
Sadaka-i fıtrın rüknü, onu ehline vermektir. Zekat kimlere verilirse
sadaka-i fıtr da onlara verilir. Bir sadaka-i fıtr yalnız bir fakire
verilir. Bir fıtra iki fakire ayrılmaz. Sadaka-i fıtr niyetle verilir.
Fakire verirken sadaka-i fıtr olduğunu belirtmek lazım değildir.
Sadaka-i fıtrı kimler verir:
Zengin (nisaba malik) olan hür müslüman, zengin olan çocuk, zengin olan
deli veya bunak, oruç tutamayan düşkün ihtiyarlar (bunlar oruç için
verecekleri fidyeden başka sadaka-i fıtır da vermeleri, üzerlerine
vacibdir). Nisaba malik kimse tarafından verilmek üzere malı olmayan
küçük çocuk ile hizmetinde bulunanlar.
Hali vakti yerinde olan her müslüman, gerçek fakir olanlara, Ramazan-ı
şerîfde fıtrasını vermeli, fakirleri sevindirmelidir. Bu şekilde hem
borcunu ödemiş, hem de ahiretde sevap kazanmış, azabdan kurtulmuş olur.
Çünkü sadaka-i fıtrı vermek, orucun kabulüne, dünya ve ahiret
kurtuluşuna, sekerat-ı mevtden (ölüm sarhoşluğundan) ve kabir azabından
kurtulmaya sebep olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder