İslâm'ın şartlarından biride Peygamberlere
iman etmektir. Peygamber; Allah'ın emir ve yasaklarını kullarına
bildirmek için, insanlar arasından seçip görevlendirdiği kişilerdir.
Peygamberlerden, yeni bir şeriat ve kitab ile gelene "Resul"; daha
önceki peygamberin şeriatı ve kitabı ile hükmeden peygambere "Nebî"
denir.
İnsanların hakiki bir mürşid olan Peygamberlere ihtiyacı vardır.
İnsanlar, kendi akıllarıyla Allahu Teâlâ'nın varlığını ve birliğini
anlayabilirlerse de, O'na mahsus olan birtakım yüksek sıfatları tamamen
anlayamazlar. Ne şekilde ibadet edileceğini, dünyada nasıl bir hayat
tarzı takip edeceklerini, hayata nasıl bakacaklarını, ahiret işlerini,
ahiretteki sorumluluğunu, oradaki mükafatın ve cezanın şekillerini
dosdoğru bilemezler. İnsanların, en kısa ve pürüzsüz bir yoldan giderek
dünya ve ahiret saadetine kavuşması, fikrî ve ahlâkî yüksekliğe
ulaşabilmesi, ancak İlâhî ta'lim ve terbiye sayesinde mümkün olabilir.
İşte insanların, bu ihtiyaçlarını temin için Allahu Teâlâ Peygamberler
göndermiş ve onlara her şeyi bildirip, insanlara doğru yolu göstermeye,
onları görevlendirmiştir.
Peygamber, en iyi ve en sağlam bir şekilde insanlara Allah'ını
tanıtmışlar, Allah'dan aldıkları gibi, i'tikadi hükümleri ve ibadetin
şeklini ta'lim ve ta'yin ve birtakım şeylerde olan güzellik ve
çirkinliği ayırt etmişler, ahlâki faziletleri insanlara aşılamışlar,
medeni hükümleri te'sis etmişler, sosyal münasebet ve bağları
kuvvetlendirmişler, faydalı ve zararlı, hayır ve şer olan şeyleri
anlatmışlar, hayatta lazım olan şeyleri öğretmişler ve bunların
yollarını, esaslarını göstererek, maddi ve manevi sahada insanlar için
tam bir yol gösterici olmuşlardır.
Peygamberler, inanmayan inatçılara karşı, kimsenin yapamayacağı
mu'cizeler göstermişler, Allah'ın emirlerini tutanları cennetle
müjdelemişler, tutmayanları da, azab ve cehennemle korkutmuşlardır.
Allahu Teâlâ her ümmete, her kavme bir peygamber göndermiş ve hiçbir
kavmi bunlardan mahrum etmemiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de bu taraf çok
açıktır. Kur'an-ı Kerim'de, bu peygamberlerden 25'inin adı geçer.
Bunlardan Hz. Adem ilk peygamber, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) ise son
peygamberdir. Bu iki peygamberin arasında da peygamberler gelmiştir.
Bunların sayısı yüzyirmidörtbin, başka bir rivayette de ikiyüz
yirmidörtbin adet olarak rivayet edilmiştir. Bu rakamlar kesin
olmadığından o şekilde iman etmek vacib değildir.
İnsan çalışmakla dünyada herşey olur, en yüksek mertebeye çıkabilir; fakat peygamber olamaz.
Peygamberlik Allah vergisidir.
PEYGAMBERLERİN SIFATLARI
Her peygamberde bulunması gereken beş sıfat vardır.
1- Sıdk: Bütün peygamberler doğru ve dürüsttürler.
2- Emânet: Bütün peygamberler emin ve güvenilirdirler.
3- Fetânet: Bütün peygamberler akıllı ve uyanıktırlar.
4- İsmet: Bütün peygamberler günah işlemezler.
5- Tebliğ: Bütün peygamberler Allah'dan aldıklarını insanlara aynı şekilde bildirirler.
PEYGAMBERLİĞİN DELİLİ
Bir peygamberin peygamber olduğu, onun gösterdiği mucizelerle
(olağanüstü şeylerle) anlaşılır. Mucize, peygamberlik davasında bulunan
bir kişinin, bu iddiasında doğru olduğunu isbat için Allah'ın kudreti
ile göstermeye muvaffak olduğu harikulâde bir şeydir. Bunlar öyle harika
ve akıllara durgunluk verecek şeylerdir ki, böyle bir şeyi, hiçbir
insan yapamaz. Peygamberin mucizesi, bir çok insanların istemesi üzerine
ortaya çıkar, yaşanır. İnanmayanlara "Bu mucizenin bir mislini de siz
getirin" denildiği zaman, hiçbir kimse bunu başaramaz. Mucizeyi gösteren
zat, ahlâkî faziletlerle örnek bir kişidir. Peygamberin hedefi;
insanlara, Allah'ın bildirdiği doğru yolu göstermek, onları dünya ve
ahiret saadetine kavuşturmaktır.
Bütün peygamberler, mucizeler göstermişler ve kendi zamanlarındaki
inatçıları aciz bırakmışlardır. Peygamber Efendimiz de, birçok mucizeler
göstermiştir. Ancak, O'nun en büyük ve ebedî mucizesi, Kur'an-ı
Kerim'dir. Kur'an kıyamete kadar kalacak ve inanmayanlara karşı daima
meydan okuyacaktır. Bunun hem lâfzı hem mânâsı, en büyük mucizedir.
PEYGAMBERLERİN TEBLİĞ ETTİKLERİ DİNLERDE ORTAK ESASLAR
Bütün peygamberlerin Allah'tan aldıkları vahiyleri insanlara tebliğ
ettikleri dinler Hak dinlerdir. Bunların hepsinde hiç değişmeyen ana
unsurlar vardır. Bütün peygamberlerin tebliğ ettikleri dinlerde
değişmeyen esaslar şunlardır:
Allah'ın birliğine, ahiret gününe, Allah'ın meleklerine, kitaplarına,
peygamberlerine, hayır ve şerrin Allah'ın yaratmasıyla olduğuna iman
etmek, ibadet ve ahlâk.
Peygamberlerin tebliğ ettiği dinlerde şu esaslar da ortaktır:
a- Dini muhafaza (koruma): Peygamberler Allah'ın razı olduğu dini
anlatmışlar, sapık inançlara ve kendisi gibi varlıklara kul olmayı
yasaklamışlardır.
b- Aklı muhafaza: Hak dinlerde aklın kabul edemeyeceği hükümler yoktur.
Aklı bozacak düşünmeyi engelleyecek içki, uyuşturucu vb. yasaklanmıştır.
c- Canı muhafaza: Hak dinler, haksız yere insan öldürmeyi yasaklamıştır.
d- Nesli (Soyu) Muhafaza: İnsanların soysuz bir nesil meydana
getirmelerini önlemek için, her dinde muhakkak nikahla evlenme hükmü
vardır.
e- Malı Muhafaza: Hak dinler; hırsızlık, yol kesicilik, soygunculuk, aldatma, rüşvet gibi haram yolları yasaklamıştır.
Bütün peygamberler; iman ve i'tikad konusu olan genel esasları ve
bunlara dayanan işleri, i'tikad ile fiil ve hareket arasındaki vicdanî
münasebetleri tasfiye ve terbiye edecek olan ahlâk esaslarını
ümmetlerine tebliğ etmişlerdir. Her dinde değişmeyen esaslar bunlardır.
İbadetin şekilleri ile zamanın, mekânın etkisi olan işlere ait hükümler,
bu esasların dışındadır. Bunun içindir ki, muhtelif zamanlarda, ayrı
ayrı mahallerde, başka başka kavimlere gelmiş olan peygamberlerin tebliğ
ettikleri işlere ait hükümlerin bir kısmı veya tamamında değişiklik
olması pek tabiidir. Bir dinin hak olabilmesi için bu esasları ihtiva
etmiş olması lazımdır. Bunlardan mahrum olan bir din, hak din özelliğine
sahip değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder